24 Kasım 2009 Salı

23 Kasım 2009 Pazartesi

cover


şimdi bu gerçeği gözardı etmeden güzellemelerine bakalım;


deftones şarkısı gibi olmuş başarılı bence kendi tarzlarını please please..in içine yerleştirmişler gibi..


orjinal smiths kaydının live versiyonuna pek bi benzemekte.. bence cover yapıldığında şarkı pek de değişmiyorsa yapmasalar da olurmuş diyorum


muse bence aralarında en başarılısı diyebilirim. kesinlikle cover yapıldığında böyle olmalı bence. orjinalinin yerini tabiki de tutmaz. zaten cover da orjinalinin yerini tutması için yapılan bir şey değil.


ben bunun sonuna kadar dayanamadım. beğenenlere saygı duyuyorum ama :)

18 Kasım 2009 Çarşamba

hala teenage sayılırım yaşasın :)

The Teenager Audio Test - Can you hear this sound?

Created by Oatmeal

bağımlılık#3











16 Kasım 2009 Pazartesi

çok doğru çook!

http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?id=17283597

antichrist



sanırım bugüne kadar izlediğim en iyi film, evet.




“i am the best film director in the world. i’m not sure if god is the best god in the world.”





15 Kasım 2009 Pazar

giorgia - gocce di memoria

bu saatte zar zor uyanmaya çabalarken ve ağırrr bir akşamdan kalmalık söz konusuyken billur'un karşı pencere yazısı sayesinde ne zamandır gocce di memoria'yı dinlemediğimi farkettim.
sözlük'ten sözlerini açıp kendi çapımda ezberlemeye çalışıyordum ki baktım karaoke videosu mevcutmuş. buyrun;

14 Kasım 2009 Cumartesi

13 Kasım 2009 Cuma

<3

12 Kasım 2009 Perşembe

wii'nin boku çıkmış bence de!




http://www.thinkgeek.com/stuff/41/superpiipii.html

"Artık insanlık, satılık!"

Shopping and F***ing, yirmili yaşlar hakkında karanlık ve komik bir oyun...

Bir sürpriz!!!

En iyi arkadaşınıza aşık olmak gibi…Tutku, köpük, bant ve şeffaf kağıt katmanlarının altında gömülü.
Mikrodalgaların ısınmak için kullanılabilecek tek şey olduğu bir dünya.
Artık hiç duygu kalmamış…
Reddedilmiş bir neslin değerleri belirlediği yıpratıcı ve tamamen tüketilebilir bir dünyaya, zekice şok edici bir bakış.

1996’da Royal Court'ta sahnelenen “Shopping and F***ing”, Mark Ravenhill’in ilk uzun oyunudur. Sarah Kane’in Blasted adlı oyunundan sonra Ravenhill’in Shopping and F***ing’i, çağdaş tiyatro için bir dönüm ve zirve noktası olarak kabul edilir. Günümüzde klasik bir yapıt olarak değerlendirilen oyun, gündelik yaşamımızdaki şiddeti korkutucu bir ustalık ile anlatan Sadizm ve Marksizm ile yoğrulmuş bir kara komedidir.

Hızlı ve şaşırtıcı sahneler, öfkeli ve hınzırca komik diyaloglarla örülü oyunda Ravenhill, komedi ve çirkinliği savaştırır. Kahkahalarla seyirciyi içine çeker sonra yaşadığımız dünyanın acımazlığını soğukkanlı bir biçimde göstererek sarsar.

Uyuşturucu, seks, bağımlılık, bağlılık, aidiyet, alışveriş, televizyon, aşk, aile… Hepsi ürkütücü bir biçimde iç içedir.
Ravenhill’in sözü oldukça basittir aslında:
“ARTIK İNSANLIK SATILIK !”

http://www.biletix.com/perfList.htm

grrr



bu şarkının modası da hiçbir zaman geçmiycekk!!
lise 2'den beri anlamı kaybolmadı..

11 Kasım 2009 Çarşamba

calcium c sandoz


eskiden bunun tabletlerinin tek tek paketleri olurdu turuncu parlak minik karecikler ne güzeldi
artık gri bi jelatine butun tabletler sarılıyor!!

bu adam yine delirmiş :)

6 Kasım 2009 Cuma

bu gece de buna takıldım işte



tekrar tekrar dinliyorum başka şarkı açasım gelmiyor klip mühim değil de zaten bi klibi de yok kolaylık açısından video koydum

5 Kasım 2009 Perşembe

hoppala




sen dün gece geçtim önümden bilmece
uykudayım sandım, istanbul'daydım...

yerde buldum, gökte ararken
saçlarını tuttum, geçtim kendimden

dün gece, düştük yine dillere
uyandığımı sandım, istanbul'daydım...
kollarını tuttum, tam sarılırken,
dudaklarını buldum, öptüm kalbinden.

dün gece, aşk yine oldu tek hece
iyi ki sen de bende istanbul'daydın

yok artık inmece
yolumuz uzun hep gitmece
seni buldum bırakmam istanbul'daydın...

yerde buldum, gökte ararken
saçlarını tuttum, öptüm kalbinden.

dün gece, düştük yine dillere
uyandığımı sandım, istanbul'daydım...

bard's song :(

lise yıllarında cerenle okul bahçesinde hoplaya zıplaya söylerdik bard's song.u müzik zevklerim hep değişse de bu şarkıyı hep seveceğimi biliyorum.
ama bu yapımasaydı keşke:
fenerbahçe marşı olarak bard's song!!

bonobo


Bonobolar, ana erkil toplum yapısına sahipler. Dişiler arasında örgütlenme genel şempanze türünde olduğundan farklı olarak baskın bir özellik göstermekte. Erkekler arasındaki işbirliğinin düzeyi dişilere nazaran oldukça düşük. Öyle ki dişi bireye bir erkek tarafından saldırı olur ise dişilerden oluşan bir grup, erkek saldırganı saf dışı etmekte hiç zorlanmıyor. Fakat erkek bireye yapılan bir saldırıya, erkek şempanzeler tarafından topluca bir karşılık verildiği gözlenmemiş. Bu örneğe bakarak şiddetin bonobolar arasında yaygın olduğunu düşünmeyin tam tersine bonoboların en az şiddete başvuran memeli olduğunu öne süren bilim adamları mevcuttur. Bunun nedenleri aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Bonobo toplumunda seks, bir üreme aracı olmanın ötesinde sosyal bir davranış özelliği gösterir. Hatta sosyal yaşamın çok önemli bir parçası olduğunu söylemek mümkündür. Her ne kadar cinsellik bizim sosyal yaşantımızda da büyük etkilere neden olan bir olgu olsa da, bonoboların hayatında cinselliğin kullanıldığı boyut insanlardakinden epey farklı, belki de başarılı demek daha doğru olur. Bunun ana nedeni, cinselliğin bizim hayatımızda aşırı bastırılmış içgüdülerin bir tezahürü olarak varolması. Oysa bonobolarda cinsellik, erkek ve dişi arasında sosyal dengelerin kurulmasında önemli rol oynayan sosyal bir davranış özelliği göstermekte.
Bonobolar insanlar gibi yüz yüze çiftleşebiliyor ve yine insanlar gibi seks yapmanın üreme dışında bir anlamı olduğu bonobo sosyal hayatında da gözleniyor. Seksin her varyasyonu bonobolar tarafından uygulanmakta. Seks veya cinsel içerikli hareketler her türlü anlaşmazlığı çözmekte yahut ödüllendirme amacı ile kullanılıyor. Ana-oğul dışında her birey birbiri ile çeşitli boyutlarda cinsel oyun oynayabiliyor.
Genel şempanze gruplarında şiddete başvurulan durumlarda bonobolar birbirine dokunarak hatta seks yaparak barışı sağlıyorlar.Bu yüzden genel şempanze toplumunda görülen şiddet eğilimi Bonobolarda görülmüyor. Araştırmacılar bonobolar ile genel şempanze türü arasındaki farkın şempanze ile insan arasındaki fark kadar olduğunu ileri sürüyorlar. Bonobolar genetik açıdan bize en yakın primat türü olarak kabul ediliyor. Genel şempanze bireylerinden daha kısalar, iskelet ve kas yapıları da farklılık gösteriyor. Özellikle kas ve iskelet sistemi insansı atalarımıza benzer özellikler gösteriyor. Bir şempanze türü olarak kabul edilen Bonobolar hakkında araştırmalar ilerledikçe farklı bir sınıflamaya koyulmaları konusunda daha fazla ikna edici veriler elde ediliyor. Hayvanbilimci Frans B. M. de Waal, insanoğlunun geçmişini anlamak için şempanzeler, bonobolar ve insanın içinde bulunduğu üçlünün araştırılmasının temel olacağını söylemiştir.
Bilimsel adı Homo p. paniscus olan Bonobo, DNA verilerine göre Homo sapiens ile yüzde 98 oranından fazla benzerler, insanlara gorillerden daha çok yakındırlar. İnsan ve şempanze genleri DNA kritik bölgeleriyle ilgili başka bir çalışmada yüzde 99.4 benzer oldukları bulunmuştur.
En son DNA kanıtları Bonobo ve genel şempanze türlerinin birbirlerinden bir milyon yıldan az bir zaman önce ayrıldıklarını göstermektedir. Şempanzeler insanlarla en son ortak atadan yaklaşık altı milyon yıl önce ayrılmışlardır. Homo sapiens dalından başka hiç bir tür yaşamadığı için her iki şempanze türü insanların yaşayan en yakın akrabalarıdır.
Bonobo'ların ortalama ömürleri 40 yıldır (doğal ortamındaysa).Eğer özel bakım evi gibi doğal ortamının dışındaysa 60sene de yaşayabilirler.

Kaynak: Vikipedi

4 Kasım 2009 Çarşamba

caddeden sokaklara


caddeden sokaklara doğru sesler elendi, pencereler kapandı, kapılar sürmelendi... bir kömür dumanıyle tütsülendi akşamlar, gurbete düşmüşlerin başına çöktü damlar... son yolcunun gömüldü yolda son adımları, bekçi sert bir vuruşla kırdı kaldırımları... mezarda ölü gibi yalnız kaldım odamda: yanan alnım duvarda,sönen gözlerim camda, yuvamı çiçekledim,sen bir meleksin diye, yollarını bekledim görüneceksin diye... senin için kandiller tutuştu kendisinden, resmine sürme çektim kandillerin isinden... saksıda incilendi yapraklar senin için, söylendi gelmez diye uzaklar senin için... saatler saatleri vurdu çelik sesiyle, saatler son gecemin geçti cenazesiyle, nihayet ben ağlarken toprağın yüzü güldü, sokaklardan caddeye doğru sesler döküldü... ..."


bu şarkı annemle şarkımız. annemi çok özledim.

3 Kasım 2009 Salı

piano magic

"bence üzerinden sınırlamaları kaldırırsanız her şeyi yapabilirsiniz. bizim temelimizde de duygular var, o da zaten tüm türlerin üstesinden geliyor." glen johnson

2 Kasım 2009 Pazartesi

bağımlılık#2

“Hiçbir faydası olmadığı halde yine de kullandığımız şeyler var hayvanlar bunu yapmaz; Cola içmez, alkol, sigara ya da uyuşturucu kullanmaz ama biz çok eskiden beri kullanırız. Bunun psikanalitik bir sebebi var. Son 14-15 bin yılın insanının, yani dili sadece haberleşme aracı değil de sembolik düzen olarak kurmuş insanın bir ego sorunu var. Bu fazla güçlü ego, dış dünyayla mütemadiyen aramıza giriyor, beş duyumuzu sürekli filtre ediyor, oradan gelen uyaranların miktarını ve şiddetini azaltıyor ve bizi sadece kelimelerle ifade edebileceğimiz şeyler üzerinden düşünmeye mecbur kılıyor. Oysa uyuşturucu, alkol ve bunların en zayıfı olan tütün, egomuzla ilişkimizi değiştiriyor. Egoyu zayıflatıyor ve dış dünyaya karşı bizi biraz daha açık hale getiriyor. Buna ihtiyacımız var.”
Bülent Somay

belle and the sebastian bbc sessions



yaklaşık 1 sene önce çıkmış bir albümün çıktığını yeni öğrenmek benim mallığım herhalde ama hala bilmeyenler varsa paylaşayım istedim...

tık

right brain vs. left brain


http://www.readnrock.com/?p=38

bu siteye göre sağ beynimi kullanıyormuşum.
ki sağ beyin genellikle yaratıcılıkla, şizofreniye ve halüsinasyon görmeyle birlikte anılırmış.
hımhımm...

bir de bu varmış;
sağ beyin doğuda ifade edilmiş, sol beyin ise batıda gelişmiştir.
doğu, bir varlık olarak insanın özelliklerini bilir.
batı ise, bir insan ve bir akıl olarak insanı geliştirmeye çalışır.

31 Ekim 2009 Cumartesi

oh, wow, lovely





























cassie...

bağımlılık

sağlıklı insan ilişkileri kurmak madde bağımlılıgını önlüyormuş!
allah allah bizim ilişkilerimiz sağlıklı degil mi anlamadım !!

funny games

FUNNY GAMES

bu aralar haneke filmlerine takmış durumdayım zaten. funny games(1997) ve benny's video filmlerini izleyip beğenmiştim. ama bu filmlerin üstüne bu adamın bütün filmlerini izlemeliyim hissine kapılmamıştım nedense. şu an kesinlikle o histeyim ve bu duruma gelmemin sorunlusu şu sevgi pıtırcığıdır. caché, la pianiste ve der siebente kontinent'in ardından hani şu funny games'in bi de micheal pitt'lisi vardı dedim. (evet benim için naomi watts veya eli roth isimleri değil ama micheal pitt ismi çooook şey ifade ediyor. kendisiyle dreamers'da ilk görüşte aşk, last days'de aşkımıızn derinleşmesi yaşandı hele death to birth şarkısında... neyse michael pitt ile aramızda olanları başka bir postta anlatacağım) film hakkında en sık duyduğum yorum "e bunun ilkinden bi farkı yok" cümlesi olmuştu. tam tersine filmin başından sonuna bunun bir amerikan filmi olduğunu hissettim. tabi haneke amca ben bunu hisseder hissetmez kocaman kırmızı funny games yazısı ve müzikle kendisini hatırlattı.
gerçekten naomi watts ve tim roth'un oynadığı bu filme giden amerikalılar hayal ettim. yaşayabilecekleri şoku hayal ettim. mutlu oldum. ama yine de iki film arasındaki fark karşılaşması yapmaktan öte filmin içine girebildim. baştan sona hikayeyi bildiğiniz bir filmin yeniden farklı bir şekilde izlenmesinin böyle olabileceğini tahmin etmiyordum. yeniden etkilendim. rahatsız oldum.


haneke'yi seviyorum. :)

27 Ekim 2009 Salı

cehenneme övgü


Türümüzün en karmasik ve en zengin deneyimlerinden biri olan askta ornegin, "seni seviyorum" sozcukleri, bakistan, temastan, kokudan ve aski ifade eden cesitli seslerden cok daha buyuk onem kazanmistir. Duyularimizin ortak yasanmisligi araciligiyla aski paylasmaktansa, ona sozcuklerle sahip cikmaya calisiyoruz. Her ask farkli olduguna gore (farkli kokular, farkli dokunma bicimleri, farkli psikolojik roller) , her askta, paylasilan sozcukler de farkli olur, diye dusunuyor insan. Ama, hayir! Kalip sozcukler, yasadiklarimizdan daha onemli. Ve "seni seviyorum" tumcesindeki totaliter sahiplenme, tum ask deneyimlerini standartlastiriyor. Aski nicellestiriyor. Bu tumceyi, aski aritmetige dokmek icin kullaniyoruz. "Ben, uc kere asik oldum." sf.36

Söz alışverişine dayanan tüm ilişkilerde, birinin ötekine egemen olma durumu vardır. Konuşulan söz, bizzat konuşma eylemi, insanın insana hükmettiği düzenin çok önemli, ayrılmaz bir parçasıdır. Sözcükler, insanların denetlenmesi ve birbirlerini denetlemeleri için şarttır.
sf.39

Tüm kahramanlar totaliterdir. Sonsuz yaratıcılık potansiyalimizi hadım ederler. Özgür bir insanın kahramanları olamaz, çünkü kahraman statükoyu simgeler. Taklit edilmesi gereken bir modeli simgeler. Kahraman yaratma özlemi, hepimizin içindeki totaliter eğilimi, güçlü bir kişiye gönüllü olarak boyun eğme ihtiyacını gösterir. Kahramana duyduğumuz gereksinim, kendi içimizdeki güvensizlikten doğar. İster muhalefette, ister iktidarda, ister balığa çıkmış, ister işte olalım, hepimiz bir başkasından (saygı duyulan bir meslektaşımızdan tutun da kendisi de bir tür kahraman olan Tanrı'ya kadar) neyi, nasıl ve ne zaman yapmamız gerektiğine ilişkin bir işaret bekleriz.
sf.84

Alternatif hareketler, düzenin gösterdiği yollardan gitmeyi reddeden insanlar da aynı totaliter modeli seçer. Onlar da belirli semtlerde yaşarlar. Kendi lokantalarına giderler, özel bir giyim ve konuşma tarzları, hatta özel tatil yerleri vardır. Onlar da kendilerini ayırmayı seçmişler ve kendilerini yabancılara kapatmışlardır. İlk bakışta bağımsızlık girişimi gibi gözüken bu davranış tarzı da, bir başka ayrımcılık örneğidir aslında. Düzene karşı özgürlük çağrısında bulundukları halde, kendi üyelerine baskı yaparlar. Bu baskı ve tekdüzeliğin kaynağı, kendi kendilerine empoze ettikleri totaliter düzendir.
sf.122

Hocalar, psikologlar, yasa koyucular ve yöneticiler aklın duygulara egemen olmasını öğütlerler her zaman. Uygarlığa ancak akıl yoluyla ulaşılabileceği, aklın da sadece homo sapiens'te bulunduğu söylenir. Türümüzün akla dayanmayan, makul olmayan davranışlarının, hayvansı alt beynimizden kaynaklandığı belirtilir. Toplumda bir "aksaklık" baş gösterdiğinde, örneğin bir Hitler ortaya çıktığında, bunun açıklaması basittir: Halkın duygularıyla oynamakta üstat olan Hitler, Goebbels ve Speer, tıpkı ilkel bir toplumdaki gibi, simgeler ve gösteriler aracılığıyla insanların duygularını yönlendiriyor, manipüle ediyorlardı. Akıl sayesinde insan, var olan her şey üzerinde mutlak bir hakimiyet kurmalıdır. Akılcı insanı hayvan olan insandan ayırıp yüceltmek, totaliter gücün doruğunu oluşturur.
sf.222

25 Ekim 2009 Pazar

them!



insanoglu atom cagina girdiginde, yeni bir dunyaya kapi acmis oldu. o yeni dunyada neler bulacagimizi kimse kestiremez.

1954 yapimi gordon douglas filmi "them" ilk atilan atom bombasi sonucu mutasyona ugrayip devlesen karincalarin dunyayi tehdit etmesi uzerine bir film. eski turk filmlerine benzer bir tad alarak izledim ve fazlasiyla eglendim. pazar gecesini renklendirmeye birebir!
ozellikle karinca uzmani doktor amcaya bayildim (:

a white demon love song


the killers oldum olasi cok sevdigim gruplardan olmamistir. zaten bu sarkilarini yukleyince de farkettim ki bilgisayrmda 5 sarkilari bulunmaktaymis :)
twilight new moon sayesinde kesfettigim "a white demon love song" ise su ana kadar dinledigim en guzel the killers sarkisi olmakla birlikte loop.a alinip defalarca dinlenilesi...
siddetle tavsiye ediyorum !!

19 Ekim 2009 Pazartesi

the pains of being pure at heart






dinleyelim...





*grubun adı mukemmel deil mi

hamlet ile hitler


"Hamlet'in bir türlü öldüremediği amcası, Hitler'miş meğer."
...
"Yazar'a dönüp, O günleri anmak bile istemiyorum, diyor Hamlet. Bütün bunlar her ne kadar dün gibi olsa da, dört-beş yüz yıl önceydi. Sahiden oyun gibiydi."



14 Ekim 2009 Çarşamba

hard candy#2

hard candy.yi ilk izleyişimde çok beğenmiştim. zaten buraya da yazmayı ihmal etmemişim. geçen pazar günü -açık bir zihinle- bir daha izlediğimde ilk izleyişimde farketmediğim şeyler olduğunu farkettim. filmde renkler çok önemli!!!!
evet hepimiz evin minimalist dekorasyonunu veya parlak renkleri sevdik ama bahsetmek istediğim bu değil.




!!spoiler!!
!!spoiler!!
!!spoiler!!
!!spoiler!!
!!spoiler!!
!!spoiler!!
minik kızımızın adama ilaç verdiği andan itibaren. hayley.in gözüktüğü sahnelerde arka plan flulaşıyor ve kızın hatları belirginleşiyor. ama jeff de tam tersi arka planla bir bütün oluyor. evet bunu buldum bula bula. ama bence cok önemli, hatta ilk izleyişimde nasıl farketmedim dedim.
hayley kontrolü ele almasından itibaren netleşirken jeff bulanıklaşıyor :)
çok beğendim.. çok beğendim.. bu filmi çok seviyorum :)

goo




sene 1990
kişisel tarihimin en önemli albümlerinden biri çıkmış piyasaya...













indirmek için fotoya tık tık


p.s. murder on the moons

11 Ekim 2009 Pazar

zoot woman#2

konser cok guzeldi. otto.da konser bir baska oluyormus bunu anladım. ama sahnede zoot woman yerine baska bir grup olsa da bu kadar eglenirdim sanırım bunun nedeni de yanımda olan insanlar. burdan efeken.e selamlarımı yollayıp dalga gecmek istiyorum özellikle emoo!! diyerekten.

18 Eylül 2009 Cuma

eldivenler, hikayeler


Belki aşk değil, ama ilişki sınıfsaldı. Sınır, duvar dinlemeyen, her engeli aşan aşk, sürekli bir ilişkiye, bir beraberliğe dönüştüğünde bütün kültürel duvarlar, sınırlar olanca katılığıyla çıkıveriyordu ortaya.

zoot woman


10.10.09 .da otto santral'de :))))

15 Eylül 2009 Salı

flowers


i want to buy you flowers

it's such a shame you're a boy
but when you are not a girl
nobody buys you flowers

i want to buy you flowers
and now i'm standing in the shop
i must confess i wonder
if you will like my flowers

you are so sweet and i'm so alone
oh darling please
tell me you're the one
i'll buy you flowers
like not other girl did before

you were so sweet and i was in love
oh darling don't tell me
you found another girl
forget the flowers
because the flowers
never last for ever
my love


bugünün loop şarkısı!!!!!


@rapidshare

kannnn


bugün 4-5 saatlik uykuyla zarr zor kalkıp annem ve tutkusumla polikliniğe gittik. testler yapılması için kan aldırdım. tam 3 tüp kan alındı.
bu tüp resimlerini de uyuzluk olsun diye koyuyorum. içinde kan olduğunu hayal edin =)


bu arada kan demişken.. true blood.un 2. sezon finalini nihayet az sonra izleyeceğim. çok meraktayım. 3. sezonun 2010 yazında başlayacak olması ise hiç moralimi bozmadı. kışın onlarca dizim var nasıl olsa =)





şu resimde de ortadaki teyze kim tanımıyorum ama Rutina Wesley (Tara)
inanılmaz güzel çıkmış bence dizideki haliyle uzaktan yakından alakası yokk !!

16 Ağustos 2009 Pazar

aylin aslım - hoşuna gitmedi mi

aylin aslım 'ın yeni albümü hakkında daha baştan sona bir kere bile dinlemeden yaptığım yorumu silmek istiyorum ama kendime ibret olsun diye silmeyeceğim. dinledikçe saran bir albüm oldu kendisi. özellikle başlık yaptığım şarkıya bayıldım. şu sözleriyle bayılmamak elde mi ;

onu giyme! içini gösterir
bunu giyme! kıçını gösterir
erkeklik tasladın ya
iyi cesaret doğrusu

hard candy





cok sevdim. film tek kelimeyle mukemmel. icimdeki saklı minik piskopattan korkmaya basladım. haha saka! korkulcak bi sey yok :)
hele sonunda elephant woman calmaya baslamadı mı...


p.s. twilight 3'ü de bu amca çekiyormuş. ne alaka dedim bi an ama twilight 3'ü izlememize yıllar olsa da şimdiden merak etmeye başladım bu sayede.

15 Ağustos 2009 Cumartesi

aylin aslım




2 gün önce kendisini taksim.de görünce aklıma geldi. ilk 2 albümünü ayrı müzik türlerinde çok sevdiğim bu hatun yeni albüm çıkarmıştı ve dinlememiştim !
şu anda albümü ilk defa dinliyorum. ilk iki albümünden oldukça farklı. şimdilik kötü demek istemiyorum ama şarkıları ilk duyuşumda çok etkilendiğimi söyleyemem. aylin aslım'ın farklı müziğini hissedememekten şikayetçiyim diyebilirim. giderek çevresine benzemiş sanırım. ya da dinledikçe güzelleşicek bu albüm!

10 Temmuz 2009 Cuma

ghost dog: the way of the samurai

pazartesi sendromu



















facebook'ta bir arkadaşımın profil resmi olarak gördüğüm bu fotoğrafa gerçekten bayıldım. her ne kadar bugün boş günüm ve haftasonu daha yeni başlıyor olsa da elbet pazartesi gelecek ve ben de bu sendromu yaşayacağım. özellikle de pazartesi dersimin sabah 9'da başladığı düşünülürse!!!

27 Haziran 2009 Cumartesi

yaşlanıyoruz mu ne!













daha dünkü çocuk tobey 34 olmuş!
20'ye az kaldı korkuyorum :(

Etiketler

musika (24) movies (10) rapidshare (7) kitapLIK (4) bağımlılık (3) tv (3) aylin aslım (2) canını seven kaçsın (2) ellen page (2) hard candy (2) konser (2) murathan mungan (2) ottto santral (2) playlist (2) thom yorke (2) zoot woman (2) 9 songs (1) 99 francs (1) Adam Bousdoukos (1) Moritz Bleibtreu (1) anakronizm (1) ansiklopedik bilgiler (1) antichrist (1) bant (1) bard's song (1) bbc sessions (1) belle and sebastian (1) birol ünel (1) blind guardian (1) blogger (1) blonde redhead (1) bonobo (1) breaking bad (1) bülent somay (1) carl barat (1) cassie ainsworth (1) cehenneme övgü (1) cenk taner (1) chanson (1) charlotte gainsbourg (1) cover (1) cry me a river (1) dark star (1) deftones (1) dot (1) ekşi sözlük (1) eldivenler hikayeler (1) emilie simon (1) fatih akın (1) feeling pulled apart by horses (1) fenerbahçe (1) ferzan özpetek (1) fitbol (1) florence + the machine (1) flowers (1) françoise hardy (1) funny games (1) funny games us (1) ghost dog: the way of the samurai (1) gidilesi (1) giorgia (1) girl boy (1) girl with one eye (1) glen hansand (1) gocce di memoria (1) goo (1) google translate (1) grateful dead (1) gölgesizler (1) gündüz vassaf (1) güzel tatlar (1) halüsinasyon (1) hannah murray (1) hasan ali toptaş (1) hoppala (1) i'll kill her (1) izin vermedi yalnızlık (1) jim jarmush (1) justin timberlake (1) kahve (1) karpuz (1) kristen dunst (1) la finestra di fronte (1) lars von trier (1) le vent nous portera (1) left brain (1) marie antoinette (1) mediafire (1) michael haneke (1) michael pitt (1) michael winterbottom (1) moleskine (1) murder on the moons (1) muse (1) naomi watts (1) nil (1) oatmeal (1) once (1) oyun (1) pete doherty (1) piano magic (1) play studio (1) please please please let me get what i want (1) right brain (1) santralistanbul (1) senin için (1) shopping and fucking (1) skins (1) soko (1) sonic youth (1) soul kitchen (1) stereo total (1) the doves (1) the killers (1) the libertines (1) the pains of being pure at heart (1) the smiths (1) them (1) thinkgeek (1) tim roth (1) timur selçuk (1) tobey maguire (1) true blood (1) twilight (1) twitter (1) wax poetic (1) willem dafoe (1) yaratıcılık (1) yedi kapılı kırk oda (1) şizofreni (1)

insanlarım

  • - gülmesi, konuşması, şaşırması... şey gibi geldi. sanki lisede en sevdiğim şarkıyı yıllaaar sonra minibüste duyma hissi vardır ya; tam öyle! tam yani!
    6 yıl önce
  • - *22 Mart 2019 X'e yazılan anlamsız cevabım* adı üzerinde anlamsız. birkaç gündür kafamda dönüp duran pek çok cevap yazıp yolladım aslında. çaresizce aradı...
    6 yıl önce
  • başlığı sen koy... - Uzun süredir parmaklarım özgürce bilgisayarımn klavyesinde gezmemişti. Yorulmuşlar mıydı? Sıkılmışlar mıydı? Yoksa düzene mi yenik düşmüşlerdi... doğrusu ...
    12 yıl önce
  • - Şimdi, şu kocaman deniz, "olay" olsun, şu bir sürü yuvarlak şekilli trabzanların her biri de başka bir bakış açısı, ya da paradigma olsun. Eğer sen bu ola...
    15 yıl önce
  • -

ne kadar alkol seni öldürür =D

CHOOSE YOUR DRINK
HOW MUCH DO YOU WEIGH?
GIRL OR GUY?

Created by Bar Stools

FEEDJIT Live Traffic Feed

İzleyiciler